Sultanahmette iftar

ilk blog yazım olması itibarıyla heyecanla başlıyorum yazıma, hep böyle sürecektir umuyorum..
Haftaiçi sıkıcı iş temposından sonra haftasonları insan eve tıkılıp kalmak istemiyor malum, hele istanbulda yazın son günlerindeyseniz.. bir daha güzel bir hava nasıl yakalayacağım diye endişelenip attık kendimizi istanbul sokaklarına. kiminle mi, tabii ki eşimle..
önce kadıköye gidip biraz turladık kitapçıları ve akmar pasajını, klasik olduğu üzre..yine klasik olduğu üzre ben Elif Şafak kitabı aldım..bu aralar elimden düşüremiyorum kendisinin kitaplarını, bir başka blogda yazacağım bunun ile ilgili notlarımı da..
kadıköyden feshaneyemi gitsek sultanahmetemi gitsek derken kararımızı sultanahmetten yana verdik.. hem ramazanlarda mutlaka uğranılması gereken bir mekan diye düşünüp ilk eminönü vapuru ile karşıya geçtik. sonra mısır çarşısını gezdik şöyle bir, fakat oruçlu bir insanın gitmemesi gerken bir yermiş mısır çarşısı, biraz geç anladık.. güzelim lokumlar, çeşit çeşit kuruyemişler,pastırmalar, tatlılar, mis gibi kahve kokuları..inanılmaz iştah açıcı görünüyordu hepsi, dönüşte, iftarımızı yapıp uğramak üzere ayrıldık oradan, isteksizde olsa, gelmek üzere..
eminönünde yürüyüş mesafesinde sultanahmet..
Sultanahmet Meydanı, her dil ve dinden insanın çekim merkezi. Tarihteki adı At Meydanı...Roma ve Bizans imparatorlarının, Osmanlı sultanlarının at yarışı yaptıkları, ok attıkları, sünnet düğünü törenleri ve resmi geçitlere sahne olan meydan, kültürleri kaynaştıran bir hazine.

İşte sultanahmetteyiz..
Allah'ım bu ne kalabalık böyle, adım atmak bile çok zor.hele kameraların olduğu kesimler..insanlarımızı anlamak çok zor, kamerada görünmekmi istiyorsun, yoksa kamerayla çekilenlerimi görmek istiyorsun, yorma kendini değmez, zaten hergün televizyondalar, izdihama gerek yok!!
Eminönü belediyesi çeşitli yerler yapmış ramazan dolayısıyla.. çadırlar kurulmuş, seyyar satıcılar.. renk renk şekerlemeler, mesir macunlaru, kahveciler,mısırcılar, kestaneciler, mantı açanlar, gözleme yapanlar.. hepsi orada, bir ekonomi dönmekte burada.. yanlız yabancı turist muamelesi yapılıyor insanlara burada, herşey dışarıya göre çok pahalı, yazın turist avına çıkıp halı satmaya çalışan esnaf ramazanda yiyecek kazığı atıyor..
iftar saatine az kaldı, insan kalabalığı daha da artıyor, iftar yapacak bir yer bulmalıyız acilen..Fix menü veren yerler ilgimizi çekmiyor, bazıları çok pahalı bazıları ise gerçekten kötü..
yurdum insanının yaptığı gibi, bedava günlük gazete dağıtan sevgili Star gazetesine buradan teşekkür ediyorum, aldığımız gazeteyi direk çimlerin üzerine yayıp kendi çapımızda bir açık hava sofrası oluşturmayı başarıyoruz. Aldığımız dürüm döner ve kolalar eşliğinde ezanı beklemeye koyulduk, ama zaman geçmek bilmiyor, özellikle son dakikalar, hava soğuyor bu arada.. Sonunda mahyalar yandı, camiilerden ezan sesi yükseldi, büyü bitti, artık yemek yiyebiliriz.. Maalesef aldığımız döner yediğim en berbat döner çıkıyor, ayrıca soğuk.. zar zor yiyorum sadece döner kısımlarını, ekmekli kısımları atarak.. ehh şimdi üşümem geçti mideme iyi kötü bişeyler gidiyor.. üstüne çay iyi gider deyip çay içiyoruz.. burası istanbul, hemde istanbulun en turistik yeri.. küçücük çay 1500 lira.. way be, yurdum insanını ramazan hasebiyle soyuyor birileri.. Ramazan'da daha çok harcıyoruz haberlerinin aslı anlaşılmıştır ramazanda herşey daha pahalı!
Gece bir ayrı görünüyor Sultanahmet, camiler son derece ihtişamlı, ortam mistik.. birde daha az insan olsa..






Hava iyice soğuyor, eve dönmeliyiz.. hızlıca eminönüne iniş, tabii mısır çarşısına uğrayıp aklımızda kalanları almayı ihmal etmiyoruz, fakat çarşı kapanmak üzere.. saat 20:30 kapanış.. dükkanlar kapanırken hızlıca bikaç bişey alabildik.. sonra geldiğimiz yol ile geri dönüş...

işte evdeyiz, Türkiye-Macaristan maçı var, eşim televizyon karşısında.. maç izliyor artık..
bense mide ağrısıyla kıvanıyorum, yediğim dönerler iyi gelmedi bana..midem yanıyor..zaten göz yaşı çeteside yok bu akşam... moralim iyice bozuluyor, gün benim için bitiştir, zaten soğukta çarpmış, sinüzitlerim yine azmış, aspirin alıp yatıyorum, ama önce notlarımı alıyorum bloguma..

sevgiler..

Comments

Uysal KARA said…
Guzel gezdik ama hakkaten.. çayır çimene serilip oruçlarımızı açtık.

Popular posts from this blog

EDWARD MORRISON

Uçurtmalar-Elif Şafak