Anılar
Oğlumda ki değişimi, gelişimi izlemek son derece keyifli. 2 yaşını doldurur doldurmaz sanki bişeyler değişti Oğuz Emre'de. Çok daha bilinçli artık, çok daha konuşkan ve kendini ifade etmede oldukça başarılı. Artık eskisi kadar sinirli değil sanki.Eskiden kafasını yerlere vururdu ,saçımızı başımızı yolardı, ısırırdı . Şimdi onları bıraktı tamamen.
22 aylıkken anne bile dememiş bir çocuk için konuşması müthiş . Hemen herşeyi söyleyebiliyor artık. Şömineden tornavidaya, anne bana bunu oku'dan baba bunu tamir et' e kadar bir sürü şeyler söylüyor. Artık kendi karar veriyor yemek istediği şeye. Dolma mı çorba mı diyorum dolma deyip seçimini yapıyor. Bundan ver deyip gösteriyor istediğini. Arkadaşları olsun istiyor onlardan bahsediyor. Mesela Mert ile maç yaptığını futbol oynadığını anlatıyor, Bolu Abant'ta tanıştığı Ege abi ve Emin abisini soruyor.
Fazlaca karşıyor bana sanki. Bunu giy diyo bana , pempeyi giy :)
Kızdığı zaman , istediği olmadığı zaman git deyiveriyor kim olursa olsun kafasını bozan. Bazen annanesi alıyor payına düşeni bazen dedesi bazen babası bazen de ben. Dede git diyo. Nereye gideyim oğlum diyor dedesi, kafasına göre bazen Busaaya diyor, bazen de kööy deyiveriyor. Beni ve babasını işe gönderiyor annanesini ise parrfuuu'ra.
Sabah iş bölümünü de yapıyor. Anne baba işe, dede kaveye, nene ben evde diyo :)
bugün tatil iş yok diyo :) iş var dediğimde üzülüyor, yok iş yok gitme deyiveriyor. Sonra gelde işe git, onu arkanda bırak. Ne kadar zor anlatamam.
Kitaplara acayip düşkün. Gece yatarken kitaplarla giriyor yatağa, sabah kalkınca kitaplarda açıyor gözünü.Kitaplarını çok sevmesine rağmen ilk zamanlarda zarar vermişti birkaç kitabına. Artık hiç yapmıyor, kitaplar yırtılmaz zarar verilmez diye bayaa öğütledim ona. Ama yırttığı kitabın yırtılmış sayfalarını gösteriyor muhakkak. Kim yırttı diyorum, meen diyor. O yırtmış ama bi daa yook diyor arkasından. Sonra fufu ile yapıştır diyo :) çook tatlı yaa. Hangisini anlatsam.
Parka çıkmak istiyor, bizim düdüt deyip arabaya binmek , gezmek istiyor.Evden çıkışlarımız hala bir krize şeklinde devam ediyor. Onu almayacağız veya birileri evde kalacak diye acayip korkuyor. Ağlıyor, ondan sonra giyinmek mümkün değil, gidicez o kalacak sanıyor galiba , anlatamıyoruz bi türlü.
Gece yatmadan dişlerimizi fırçalıyoruz, Önce diş sonaa eee diyo. Dişlerini fırçalayıp uyuyacakmış. Sadece gece yatmadan önce fırçalıyoruz dişlerimizi. Önce o alıyor eline diş fırçasını, eğer macun koymaz isem kızıyor olmaz diyor, macunun da hemencicik yeyiveriyor. Eğer macun koyduysam tamam deyip alıyor fırçayı fırçalıyor dişlerini. Bu arada annede fırçalıyor tabii. Sonra ben alıyorum onun fırçasını elime , bir defa da anne fırçalıyor oğlunun dişlerini. Tabii bunu yaparken bir masalımız var, hemen onu istiyor. 2 tavşanın hikayesi. Biri dişlerini fırçalıyor diğeri ise fırçalamıyor ve dişi ağrıyor havuç yiyemiyor. Ben fırçayı elime alır almaz hemen vik vik diyor (bir keresinde tavşanların vik vik diye ses çıkardığını söylemiştim, unutmadı , ama ben tavşanlar nasıl ses çıkartır bilmiyorum oğluşum yaa. Parantez içinde anı olacak ama vik vik ile yavaş diyo . Tavşan ile kaplumbağanın hikayesi için :))
Günler onunla dolu dolu geçiyor. Pazartesileri ondan ayrılması zor ikimiz içinde.
Gece uyumaları maalesef hala sorunlu. Gece uyumaları sorunlu olunca bende sorunlu oluyorum . 2 yıldır sorunluyum resmen. Uykumu hiçbir şekilde alamıyorum, hep yorgun uyanıyorum, uykularım delik deşik. Gece uyuyamıyor bi türlü. Gece 12 oluyor bazen. Uykum yok diyor. Uyuduktan sonra da gece uyanıyor bazen ağrısı varmış gibi sancılanıyor. Bazen çişi geldiği bazen altına yaptığı için ağlıyor. Ama bazen uzun uzun ağlıyor. Çok yoruluyorum ve harap hissediyorum kendimi, çaresiz kalıyorum çünkü. Belki son kalan 3 dişi geliyor onun acısı var, belki düzene girecek ama ne olursun oğluşum artık kendi yatağında ve deliksiz olarak uyu ne olur.
Uyku ve yatak demişken oğuz emre maalesef hala benimle uyuyor, yatakta babasını istemiyor kesinlikle. Çok kızıyor babasına. Bazen uyuduktan sonra yatağına koyuyorum 2-3 saat uyuyo orda ama hiç belli olmuyor. Bazen hemen uyanıyor, bazen onu yatağına koyacak dermanım olmuyor, sababa kadar yanımda kalıyor. Baba salonda tabii. Babanın şikayeti yok aslında, oğlum ahat etsin gerisi önemli değil diyor. Ama nekadar sağlıklı bu durum bilmiyorum. Zaten değiştirmeye çabalayacak gücümde yok doğrusu.
Gece yatmadan önce bayaa bi kovalamaca oynuyoruz, onu kovalamamı istiyor, sonra onu döndürmemi istiyor ama hiçbir türlü doymuyor dönmeye hopaltılmaya zıplatılmaya. Daa diyor. Daha zıplat. Ama kollarım ağrıyo diyorum anlamıyor. Ancak dikkatini dağıtırsam unutuyo.
Birde kurtla kuzunu hikayesini çok seviyor. Kötü kurt me meyi ham hama etti diyo. Sonra elini uzatıyo ham ham et diyo. Elini ısırıyorum sonra diğer elini ve ayaklarını teker teker ısırıyorum, doymuyor, göbeğini açıyor burayı da ham ham diyor..
Kutu kutu pense bu aralar favori oyunu, babası anne ve oğuz emre kutu kutu oynuyoruz onun deyimiyle. Arkadaşım oğuz emre arkasını dönse diyoruz hemencecik dönüveriyor arkasını. Hepimiz döndükten sonra bırakıveriyor sıkılıyo hemen.
Banyoyu acayip seviyor. Banoo daaa diyo. Bugün banyo yok diyorum üzülüyo, banoo banoo diyor. Banyoyu seviyor sevmesine ama küveti doldurup içinde oynamasını ördeğini yüzdürmesini seviyor. Sabunlanmak , şampuanlanmak hoşlandığımız şeyler değil maalesef. Hele hele suyun başından dökülmesine hiç dayanamıyo, basıyor çığlığı. Hemen suyu kapatmak istiyor. Aç kapa yapınca su soğuyor. Güç bela 1 şampuan yapıyorum ama bana bir sorun ne çekiyorum. Banyodan çıkmak istemiyo. Haa birde havlusu var illa onu istiyor. Yiinii havuuu diyo. Başka bişeye sarıp alamıyorum kucağıma. Geçen bi yıkamıştık o havluyu. Dil dökerek zar zor ikna oldu başka havluya. Ama herseferinde söylüyo, yinii havuu ?? evet diyorum oğlum yeni havluya sarıp çıkarıcam seni. Ben çıkıyorum, giyiniyorum, o küvette takılmaya devam ediyor. Sonunda zar zor çıkıyor :)
22 aylıkken anne bile dememiş bir çocuk için konuşması müthiş . Hemen herşeyi söyleyebiliyor artık. Şömineden tornavidaya, anne bana bunu oku'dan baba bunu tamir et' e kadar bir sürü şeyler söylüyor. Artık kendi karar veriyor yemek istediği şeye. Dolma mı çorba mı diyorum dolma deyip seçimini yapıyor. Bundan ver deyip gösteriyor istediğini. Arkadaşları olsun istiyor onlardan bahsediyor. Mesela Mert ile maç yaptığını futbol oynadığını anlatıyor, Bolu Abant'ta tanıştığı Ege abi ve Emin abisini soruyor.
Fazlaca karşıyor bana sanki. Bunu giy diyo bana , pempeyi giy :)
Kızdığı zaman , istediği olmadığı zaman git deyiveriyor kim olursa olsun kafasını bozan. Bazen annanesi alıyor payına düşeni bazen dedesi bazen babası bazen de ben. Dede git diyo. Nereye gideyim oğlum diyor dedesi, kafasına göre bazen Busaaya diyor, bazen de kööy deyiveriyor. Beni ve babasını işe gönderiyor annanesini ise parrfuuu'ra.
Sabah iş bölümünü de yapıyor. Anne baba işe, dede kaveye, nene ben evde diyo :)
bugün tatil iş yok diyo :) iş var dediğimde üzülüyor, yok iş yok gitme deyiveriyor. Sonra gelde işe git, onu arkanda bırak. Ne kadar zor anlatamam.
Kitaplara acayip düşkün. Gece yatarken kitaplarla giriyor yatağa, sabah kalkınca kitaplarda açıyor gözünü.Kitaplarını çok sevmesine rağmen ilk zamanlarda zarar vermişti birkaç kitabına. Artık hiç yapmıyor, kitaplar yırtılmaz zarar verilmez diye bayaa öğütledim ona. Ama yırttığı kitabın yırtılmış sayfalarını gösteriyor muhakkak. Kim yırttı diyorum, meen diyor. O yırtmış ama bi daa yook diyor arkasından. Sonra fufu ile yapıştır diyo :) çook tatlı yaa. Hangisini anlatsam.
Parka çıkmak istiyor, bizim düdüt deyip arabaya binmek , gezmek istiyor.Evden çıkışlarımız hala bir krize şeklinde devam ediyor. Onu almayacağız veya birileri evde kalacak diye acayip korkuyor. Ağlıyor, ondan sonra giyinmek mümkün değil, gidicez o kalacak sanıyor galiba , anlatamıyoruz bi türlü.
Gece yatmadan dişlerimizi fırçalıyoruz, Önce diş sonaa eee diyo. Dişlerini fırçalayıp uyuyacakmış. Sadece gece yatmadan önce fırçalıyoruz dişlerimizi. Önce o alıyor eline diş fırçasını, eğer macun koymaz isem kızıyor olmaz diyor, macunun da hemencicik yeyiveriyor. Eğer macun koyduysam tamam deyip alıyor fırçayı fırçalıyor dişlerini. Bu arada annede fırçalıyor tabii. Sonra ben alıyorum onun fırçasını elime , bir defa da anne fırçalıyor oğlunun dişlerini. Tabii bunu yaparken bir masalımız var, hemen onu istiyor. 2 tavşanın hikayesi. Biri dişlerini fırçalıyor diğeri ise fırçalamıyor ve dişi ağrıyor havuç yiyemiyor. Ben fırçayı elime alır almaz hemen vik vik diyor (bir keresinde tavşanların vik vik diye ses çıkardığını söylemiştim, unutmadı , ama ben tavşanlar nasıl ses çıkartır bilmiyorum oğluşum yaa. Parantez içinde anı olacak ama vik vik ile yavaş diyo . Tavşan ile kaplumbağanın hikayesi için :))
Günler onunla dolu dolu geçiyor. Pazartesileri ondan ayrılması zor ikimiz içinde.
Gece uyumaları maalesef hala sorunlu. Gece uyumaları sorunlu olunca bende sorunlu oluyorum . 2 yıldır sorunluyum resmen. Uykumu hiçbir şekilde alamıyorum, hep yorgun uyanıyorum, uykularım delik deşik. Gece uyuyamıyor bi türlü. Gece 12 oluyor bazen. Uykum yok diyor. Uyuduktan sonra da gece uyanıyor bazen ağrısı varmış gibi sancılanıyor. Bazen çişi geldiği bazen altına yaptığı için ağlıyor. Ama bazen uzun uzun ağlıyor. Çok yoruluyorum ve harap hissediyorum kendimi, çaresiz kalıyorum çünkü. Belki son kalan 3 dişi geliyor onun acısı var, belki düzene girecek ama ne olursun oğluşum artık kendi yatağında ve deliksiz olarak uyu ne olur.
Uyku ve yatak demişken oğuz emre maalesef hala benimle uyuyor, yatakta babasını istemiyor kesinlikle. Çok kızıyor babasına. Bazen uyuduktan sonra yatağına koyuyorum 2-3 saat uyuyo orda ama hiç belli olmuyor. Bazen hemen uyanıyor, bazen onu yatağına koyacak dermanım olmuyor, sababa kadar yanımda kalıyor. Baba salonda tabii. Babanın şikayeti yok aslında, oğlum ahat etsin gerisi önemli değil diyor. Ama nekadar sağlıklı bu durum bilmiyorum. Zaten değiştirmeye çabalayacak gücümde yok doğrusu.
Gece yatmadan önce bayaa bi kovalamaca oynuyoruz, onu kovalamamı istiyor, sonra onu döndürmemi istiyor ama hiçbir türlü doymuyor dönmeye hopaltılmaya zıplatılmaya. Daa diyor. Daha zıplat. Ama kollarım ağrıyo diyorum anlamıyor. Ancak dikkatini dağıtırsam unutuyo.
Birde kurtla kuzunu hikayesini çok seviyor. Kötü kurt me meyi ham hama etti diyo. Sonra elini uzatıyo ham ham et diyo. Elini ısırıyorum sonra diğer elini ve ayaklarını teker teker ısırıyorum, doymuyor, göbeğini açıyor burayı da ham ham diyor..
Kutu kutu pense bu aralar favori oyunu, babası anne ve oğuz emre kutu kutu oynuyoruz onun deyimiyle. Arkadaşım oğuz emre arkasını dönse diyoruz hemencecik dönüveriyor arkasını. Hepimiz döndükten sonra bırakıveriyor sıkılıyo hemen.
Banyoyu acayip seviyor. Banoo daaa diyo. Bugün banyo yok diyorum üzülüyo, banoo banoo diyor. Banyoyu seviyor sevmesine ama küveti doldurup içinde oynamasını ördeğini yüzdürmesini seviyor. Sabunlanmak , şampuanlanmak hoşlandığımız şeyler değil maalesef. Hele hele suyun başından dökülmesine hiç dayanamıyo, basıyor çığlığı. Hemen suyu kapatmak istiyor. Aç kapa yapınca su soğuyor. Güç bela 1 şampuan yapıyorum ama bana bir sorun ne çekiyorum. Banyodan çıkmak istemiyo. Haa birde havlusu var illa onu istiyor. Yiinii havuuu diyo. Başka bişeye sarıp alamıyorum kucağıma. Geçen bi yıkamıştık o havluyu. Dil dökerek zar zor ikna oldu başka havluya. Ama herseferinde söylüyo, yinii havuu ?? evet diyorum oğlum yeni havluya sarıp çıkarıcam seni. Ben çıkıyorum, giyiniyorum, o küvette takılmaya devam ediyor. Sonunda zar zor çıkıyor :)
Comments