Bizden haberler

Günler koşuşturma içinde su gibi hızlı geçiyor, oğluma doyamıyorum, her anımda onunla olmak benim tek mutluluğum. Annanemiz de yok, hem her işe yetişmek hem oğluma yeterli zaman ayırmaya çalışmak biraz yorucu olsa da idare ediyoruz, babamız da saolsun yardımcı oluyor. Ama Oğuz Emre ilginç bir şekilde benimle oynamak istiyor, babasıyla oynamak istemiyor. Hamurlarla çok güzel vakit geçirdiği için hamur aldık haftasonu, ben de biraz evin işlerini hallederim diye planlamıştım. Ama hamurlarla hep benimle oynamak istedi. Hep taşıt yaptırdı bana. Araba gemi, itfaiye, kamyon, greyder, buldozer. Aklına ne gelirse onu söylüyor bunu yap diyor. Ben de de yetenek sıfır tabii. Bişiyler yapıyorum, hiç benzemiyor ama Allah'tan henüz bu ne biçim şey demiyor, hoşuna gidiyor, şimdi de şunu yap deyiveriyor. Dedim ki oğlum bak babanla yap greyderlerini, ben yapmayı bilmiyorum, baban daha iyi biliyor, baban yapıversin. Sen yap diyo, ben bilmiyorum oğlum dedim, öğyen diyo, öğyenmeni isyiyoyum. Senin yapmanı istiyoyum diyo. Neyse yaptık artık işiyler.
Oğuz pazara gitmeyi çok seviyor, orada ki oyuncakçılardan her hafta bir oyuncağı var. Ama koşullarımız var oyuncak içinde, paramız olacak, vaktimiz olacak ve evde olmayan birşey olacak. Bazen şartlar oluşmuyor, kızıyor tabii haliyle. Birde poşet taşıma huyu var Oğuzun. Ben taşıyabilirim diyo, ben çok güçlüyüm diyor, benim gücüm bitmez diyo. Benim taşımamı istemiyor, bana sürekli yardım etmeye çalışıyor. Senin dizin mi ağyıyo anne diyo, evet oğlum diyorum, üzgün müsün dizin ağrıdığı için diyo, evet oğlum diyorum, ben sana yaydim edeyim diyo, babaya yaydim etmem çünkü onun dizi ağrımıyo diyo. Canım benim yaa, çok merhametli bir insan.
Yanlız bu aralar hasta. Yine antibiyotik kullanıyoruz, bu yıl böyle mi geçecek anlamadım kii, daha yeni bitmişti antibiyotiği , bu nasıl iştir böyle yaa, kendi kendine toparlanamıyor, öksürüyo sürekli, ciğerlerine inmesinden korktuğum için yine doktora götürdüm, aldık ilacımızı, bakalım belki son olur.
Okulu seviyor, arkadaşlarını seviyor, hergün okuldan bir resimle geliyor, hemen asmak istiyor duvarına, karşısına geçip onları inceliyor yüüznde kocaman bir gülümsemeyle. Ama kalemi doğru tutmuyor ısrarlı bir şekilde yanlış tutmaya devam ediyor. Düzgün tutmazsan güzel resim yapamazsın sadece karalarsın diyorum, olsun diyor, o öyle seviyor galiba.
Haa unutmadan haftanın günlerini de öğrendi.İki gün tatil bes gün okul diyor. Günleri de teker teker sayıyor, uyanıca bugün pazartesi mi, bugün salı mı diyor.

Comments

Popular posts from this blog

Uçurtmalar-Elif Şafak

EDWARD MORRISON