Safranboludan

Safranbolu adını yörede yetiştirilen safran bitkisinden almaktadır. Safran kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilen bir bitkiymiş . Ayrıca kimya sanayiinde ve baharat yapımında da kullanılıyor. Son derece güzel ve maddi değeri çok yüksek olan bu bitkinin dünyada üretildiği ender yerlerden biri de yetiştiği ender yerlerden birisi Safranbolu.. Bende dayanamayıp 10 gram safran aldımi tam 10 milyona :) gerçi henüz kullanmadım, ama en iyi kullanım için araştırma yapıyorum, safranlı plav gibi..
Aslında Safranbolu girişinde inanılmaz bir şaşkınlık yaşadığımı itiraf etmeliyim.. Son derece çirkin, çoğu tam bitirilmemiş beton binalar, derme çatma dükkanlar, sokak satıcıları ile bildik bir taşra kasabasıydı burası. Güzel binalardan, küçük, dar, taş sokaklardan hiç iz yoktu neredeyse. Neyseki buranın yeni Safranbolu olduğunu öğrenmek içime su serpti .Safranbolu halkından zengin olanlar, kendi evlerini bırakıp buraya taşınmışlardı. Bu hiçbir özelliği olmayan apartmanların işgal ettiği yere... Gerçek Safranboluya ulaştığımızda , adeta şimdiki hayattan kopup, eski bir medeniyete ayak basıyormuşuz hissi ve buna eşlik eden heyecan kulağımıza, burada göreceklerimizin güzel evlerden çok daha fazla olacağını fısıldıyordu..
8 günlük karadeniz turunun ilk durağı olan Safranboluya ulaştığımızda gördüğüm manzara kesinlikle çok etkileyiciydi, kendine has bir havası var safranbolunun.. gerçekten doğal , korunmuş bir yer.. Evlerin mimarisi, çarşılar, müzeler, hamamlar, camilerle gerçekten etkileyici..
Eskiden Zonguldak'a bağlı olan Karabükün il yapılmasından sonra Karabüke bağlanan Safranbolu ayrıca Unesco tarafından dünya koruma kenti ilan edilmiştir.
Safranbolu daha çok eski türk evleri ile tanınır. Safranbolu evleri 2-3 katlı, 6-8 odalı, cumbalı, her odasında fazla sayıda penceresi olan ve odalarının her ayrıntısı büyük bir ustalıkla meydana getirilmiş yapılardır. Bu yapılarda taşın estetik kullanımı, ahşap işçiliğinin akıllara durgunluk veren kalitesi, tavan ve duvar süslemeleri, iç mekanlarda kurulmuş havuzlar, merdiven korkulukları ve nihayet kapı tokmakları... Hepsi seyredenleri hayran bırakacak güzelliktedir.Akla ve insana dönük olarak, fonksiyonel bir biçimde tasarlanan evlerin yapımında taş, kerpiç, ahşap ve alaturka kiremit kullanılmış. Mübadeleye kadar burada çok sayıda Rum yaşıyormuş. Evlerin taş kısımları, taş iş



Bizi evvela şehri şöyle yüksekçe bir yerden görmemiz için bir tepeye çıkardılar. Hava inanılmaz sıcaktı. Hıdırlık tepesine çıkıp şehre tepeden baktık,kent uzaktan ne kadar düzenli görünüyordu. Bir yandan tüm şehir

Hıdırlık tepesinden şehir iki katlı ahşap evleri, ağaçları, daha arkalarda ormanları, hanı, hamamı, camileri, dar sokakları ve sakinliği ile yaşanmaya değer derken, bulunduğumuz tepenin aslında açık bir namazgah olduğunu öğreniyorum. Arkamızdaki taş namazgah mihrabları bunu doğruluyor. Bayramlarda bütün kent buraya toplanır, toplu halde bayram namazı kılarmış.
Kapı Tokmakları
Bu tokmaklar, sahipleri hakkında da bilgi vermeleri açısından çok ilginç sayılırlar. Evlerin kapılarında genellikle tek değil, iki adet tokmak bulunuyor. Bunlardan daha büyük ve tok olanını beyler kullanıyor; gelenin bey olduğunu ve ev içersindeki hanımların toplanmaları gerektiği ikazını veriyor. Küçük tokmak ise gelenin bir kadın olduğunu haber veriyor. Bazı evlerde bulunan üçüncü tokmak ise gelenin çocuk olduğunu içerdekilere bildriyor.
Demirciler Çarşısı

Akçasu Deresi'nin iki yanına kurulmuş bu çarşı, sıcak ve soğuk demircilik el sanatları üretiminin yapıldığı tek Lonca çarşısıdır. İnanılmaz dikkat ve beceri isteyen bu sanatın yerinde ve ustaları tarafından devam ettirilişini görmeniz çok ilginç olabilir.
Yemeniciler Arastası
Köprülü Mehmet Paşa Camii'nin bitişinde bulunan bu pazar, 48 dükkandan oluşmaktadır. 'Yemeni' adı verilen ayakkabıların Safranbolu'da yapım merkezidir. Ustaların

Velhasıl Safranbolu gibi tarihi ve kültürel zenginliği ,doğal güzelliği ve çevre dokusu muhteşem bu şirin ilçeyi mutlaka görün derim, biraz daha turistik bir yer olmadan, dokusunu yitirmeden..
Comments